Beyin ne işe yarar ? Beyin nedir? Beynin görevleri nelerdir? Beynimizin yüzde kaçlık kısmını kullanıyoruz?
*
Bunların hepsini muhtemel ki düşünmüşüzdür. Fakat beynimizi yönetmeyi veya beynimizin de lideri olmayı hiç düşündük mü?
İçinizden bir kaçı belki de tamamı bunu düşündüğünü , ve uyguladığını söyleyebilir. Fakat Albert Einstein bile beyninin %10 civarını kullanmışken, bizim gibi insanlar bunu nasıl iddia edebilir ki (!)
Çok uzatmadan başlamak istiyorum , ilk yayınım olduğu için hatalarım elbette olacaktır. Mazur görün lütfen.
-Keyifli okumalar.
Beynimiz bir çok yönden işlevsel bir organdır. İnsan vücudunda olup biteni sentezler , özümser ve en sonunda değerlendirip tüm organları bir bir uyarır. Bizse sadece sonucunu görürüz .Ve bunların hepsinin bir anda olduğunu düşünürüz. Bir ressam bunun en kolay örneği. Resim yapabilmek için ilham gelmesini beklediğini söyler. Çünkü aklında bir fikir yoktur değil mi? Peki ya ilham geldiğinde ? İşte burada da beyin devreye girer. Önce beyin ressamın gördüklerini, hissettiklerini sorgular. Ressam bir iki gün içinde veya haftalar aylar öncesinde bir duygu sarsılması yaşadıysa öncelikle bunu değerlendirmeye devam eder. Duyguların yeni mi olduğunu yoksa daha önceden var olan duygular mı olduğunu anlamaya çalışır. Daha sonra bu duyguların ne işe yaradığını, bununla neler yapabileceğini düşünür. Anlayacağınız beyin bunları bir anda yapmaz. Günlerce , haftalarca , aylarca ya da yıllarca bu konuyu harmanlayıp durur. Ve sonucunda bize sanat eseri olarak geri döner. İşte beyin anlayacağımız gibi çok yönlü işlevsel bir yapıdır. Hayat dediğimiz kocaman hayal bile edemeyeceğimiz şey beynimizde yer alıyor. Bizse sadece yaşam kısmına odaklanıyoruz. Peki ya nedir bu beyni bu kadar üstün yapan şey? Öncelikle beyni tanıyalım.
Beyin merkezi sinir sisteminde yer alır. Sol ve sağ yarım küre olarak ayrılan beyin 2 lobdan oluşur. Bu loblar kişisel yeteneklerimizi (sayısal,sözel -görsel,uzaysal) yönetiyor gibi gözükse de aynı zamanda sağ vücudumuzu ve sol vücudumuzu kontrol eder. Beyin; Ön beyin, Orta beyin ve arka beyin olmak üzere üç bölümden oluşur .
Ön Beyin , beynin kontrol merkezidir. Planlama , mantık yürütme, soru çözme gibi bir çok aktiviteyi ön beyin gerçekleştirir. Ön Beyin kendi içinde Uç ve Ara olmak üzere 2 kısımdan oluşur. Uç beyin konuşma yazma gibi işlevleri yerine getirirken , Ara beyin duyu organlarından gelen uyartıları, hormonların kontrolünü sağlar .
Ara Beyin kendi içinde üçe ayrılır ; Hipotalamus, Talamus ve Epitalamus
-Hipotalamus,hipofiz bezini ve iç organlarının çalışmasını denetler.
-Talamus,koku duyusu hariç tüm duyuların kontrol merkezidir.
-Epitalamus, melatonin hormonu ile biyolojik saati düzenler.
Orta Beyin, görme ve işitme reflekslerinin merkezidir.
Arka Beyin, Beyincik,Pons ve Omurulik soğanından oluşur.
-Beyincik, kas mekanizmalarının uyum içinde çalışmasını
-Pons, denge,çiğneme,mimik kaslarının çalışmasını
-Omurulik soğanı,solunum,sindirim,dolaşım gibi sistemlerin kontrolünü sağlar.
Beyinin yapısını ve işlevini tanımladık. Şimdi beynin nasıl çalıştığına bir göz atalım.
Beynin ana sinir hücrelerinden biri olan nöronlar sayesinde beynimize milyonlarca sinyal birbirleriyle bağlantı kurarlar. Vücudun iç veya dış çevresinde meydana gelen uyarıları algılan reseptörler , uyarıları duyu nöronlara iletir. Duyu nöronlarda uyarı değerlendirildikten sonra ara nörona taşınır ve en sonunda motor nöronla kas veya endokrin bez gibi effector (tepki) organlarına uyartı taşınmış olur. Böylelikle sinir iletimi gerçekleşir. Her insanda sadece duyu nöronu için yaklaşık 10 motor nöron ve 200.000 ara nöron vardır. Fakat Albert Einstein gibi bir çok bilim adamının bu denli zeki olmasının sebebi nöron sayıları mı? yoksa beyinlerinin %10undan fazlasını kullanmaları mı (!) Albert Einstein'ın beynine yapılan otopsi sonucunda beynindeki nöronlarının sayısının ve fizyonomisinin normal insanlarla aynı olduğu görülmüştür fakat neden internetteki sayfalarda tam tersi yazmakta? çünkü bilinmiş tanınmış insanları diğer insanlardan ötekileştirerek onların yol kat etmesi ,ilerlemesi engellemek isteniliyor. Albert Einstein' ı öne atan, onu zeki kılan, beynindeki nöronlara yardımcı olan; glia ve nöroglia hücrelerinin sayılarının fazla olmasıydı. Bunun olmasının sebebi yaratılıştan değil, zekanın gelişimine bağlıdır. Beynimizin %10unu veya %5ini kullanma hikayesi yanlıştır. Çünkü nörologlar manyetik rezonans yöntemi ile insanların beyninin hangi işi yaparken hangi kısımlarının aktif çalıştığını görebiliyor. Eğer %10luk bir kısmını kullansaydık aynanda birden fazla işi yapamaz hale gelir , ve yaşamımız hiç çekilmez bir hale gelirdi.
Beynimizi üstün yapan şey zekamız. Zekamız ne kadar gelişirse o kadar fazla glia hücreleri üretir. Bu da biz insanların elinde. Hiçbir şeyin kölesi olmayıp sadece kendimizin lideri olmalıyız. Edinilen her bilgiyi direk kabullenmemeli, onları sentezleyip değerlendirmeliyiz . Bunun farkına varıp kendimizi ne kadar geliştirirsek yaşamımız da o kadar değişir. Çünkü hayat beynimizde işliyor ve hayatı yönetende biziz. Her zaman yeni bilgi edinmeye odaklı olursak, eski bilgileri tazelersek beynimizi ele geçirip tüm kontrolü elimize alabiliriz.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder